Page 48 - SHMA 12. SAYI HAZİRAN
P. 48

Orhan Veli’nin “Bilmezdim şarkıların bu kadar kifayetsiz
      olduğunu bu derde düşmeden önce” dizesini “Bilmezdim
      haklarımın olmadığını hasta olmadan önce”ye çevirerek
      kağıdı katlayıp “dilek ve şikayet” kutusuna attım.
      Ardından koridora giderken. "hasta" mı yoksa "müşteri" mi
      olduğumu sorgulamaya başladım aç, susuz bir biçimde.
      Hastane beş yıldızlı otel konforunda dizayn edilmişti.
      Endoskopi randevum olmasaydı yemek ve su
      yasaklanmamış olsaydı "bal dök yala" deyimini
      kullanabilirdim hastane için... Çevreme baktığımda koca
      koca televizyonlarda "Hastanemizin uzman hekimlerinin" boy
      boy fotoğraflarının döndüğü, en büyük ve kaliteli hastane
      olduğu reklamlarını gördüm. Memnuniyetimiz için her olanak  ‘Ardından endoskopi vakti geldi çattı. Ne hemşire ne de
      sağlanmıştı. Fakat ne duvarda, ne yerde, ne tavanda (o ruh  doktor randevuyu 4 saat geciktirip beklettikleri için açıklama
      haliyle her yeri inceledim) "Hasta Hakları"yla ilgili ne bir  yapma gereği hissetmeden en az konuşan hasta unvanını
      poster, ne bir afiş, ne bir duyuru vardı. Ki olmasını beklemek  bana vererek aralarında şakalaşmaya başlayıp güler yüzlü
      de sadece aç ve susuz kalmış birinin saflığı olurdu. Fakat  hizmet anlayışına devam ettiler. Bilerek ya da bilmeyerek
      olamazdı; ben bu binada ne kadar aç ve susuz bırakılmış ve  işlerini yapıyorlardı bu sistemde maalesef. “Müşteri
      bekletilmiş olsam da, her yere fark ücreti ödemiş olsam da  memnuniyeti”. sessizliğimi bozup "açlıktan
      bir HASTAydım, MÜŞTERİ değildim. Hastaneye gelme            konuşamıyorum" dediğimde ise yaptığım sitemi espri
      amacım hizmetlerden ve güleryüzden memnun kalıp evime       olarak algılayarak güler yüzle hizmete devam ettiler.
      huzur içinde gitmek değildi. Her hasta gibi tetkiklerimi,   Tetkikten önce güler yüzlü hizmetten başka ne
      teşhisimi, tanımı ve tedavimi almaya gelmiştim. Bundan      bilgilendirilmiş onam ne de bilgilendirilmemiş onam ya da
      doğan birçok haklara sahiptim. Fakat hasta haklarının hiç bir  bir yere usul yerini bulsun diye bir imza atma faslı olmadı.
      yerinde randevudan 3 saat geçmesine rağmen aç, susuz bir     Direk güler yüzle endoskopi başladı.
      biçimde bırakılıp güleryüzlü bir biçimde "Bekleyiniz sizin de  Uzandığım yerde ben de gülmeye başladım. Doktor
      sıranız gelecek, sizi de alacağız, sizi sona bıraktık efendim."  "yakında bu makinaların tetkik anında hastanın zihnini
      denilip yapılan tetkiklerin bir "lütuf" gibi gösterilmesi hakkına  okuyan tipleri çıkacak, böylece neden güldüğünü anlarız."
      rastlamamıştım.                                             deyip güler yüzlü hizmetine devam etti.
      Endoskopiye girdiğimde bağırıp çağırarak bu böyle olmaz     Acaba zihni okuyan makine olsaydı ve ; sağlıkta yıkımın
      türünden serzenişlerde bulunmayı planlamıştım, fakat benim  başladığı ve maalesef bittiği, hasta diye bir tabirin
      bekletilmemi ve haklarımın ihlalinin bütün sorumluluğunu    kalmadığı yerine "müşteri"nin başladığı, hasta haklarının
      hekim ve yeni deyimle hekimdışı personele yüklemeyi sağlık  yerini "müşteri memnuniyetine" bıraktığı, doktor ve zaten
      sisteminde çalışmam durumunda sistemin hekimdışı            komik olan hekimdışı personelin müşterinin memnuniyetini
      personeli! olacak biri olarak ya da açlığın vermiş olduğu   en üst düzeyde tutmak için didindiği, hasta hakları olmayan
      tükenmişlikle haksızlık olarak gördüm. Sağlık sisteminin    bir yerde hekim ve hekimdışı personel haklarının da
      çökmesini bu iki kişi sağlamamıştı, hastanede hasta hakları  olmayacağını ekrana aktarsaydı hala gülmeye devam
      biriminin olmayışından da onlar sorumlu değildi. Bir        edecek miydi?
      dokunsam onların da türlü haksızlıklara uğradığını          Maalesef sağlıkta yıkımı ne hastalar ne de hekimler ne de
      dinleyecektim belki de… O yüzden endoskopinin selahiyetini  hekimdışı (!) personel durdurabildi. Ama her yıkım yeni bir
      sağlamak için susmaya karar verdim.
                                                                  derlenişin habercisidir. Hastanın sadece "hasta", hekimin
                                                                  sadece "hekim" ve hekimdışı personelin ekip elemanı ve
                                                                  ekibin ayrılmaz bir parçası olduğu yeni bir sağlık sisteminin
                                                                  derlenişi için haklarımıza yeniden sahip çıkmanın tam
                                                                  zamanıdır diye düşündüm, aç, susuz, yorgun, üzgün ama
                                                                  gelecekten umutlu halimle…
                                                                  NOT: Sedyede aklımdan geçip beni buruk bir
                                                                  gülümsemeye sürükleyen çağrışımlar: "Hasta hakları" -
                                                                  "müşteri memnuniyeti"; sağlıkta yıkım", SSGSSS,
                                                                  "bilgilendirme" , "ticarethane", "hastane",  ve en son
                                                                  açlığımdan dolayı "kestane" …


                                                                  Perşembe, 09 Ekim 2008

                        SAYFA 47 • SOSYAL HİZMET MAGAZİN • SANAT YAZISI • HAZİRAN 2021
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53