Page 9 - 11. SAYI MART KAPAK
P. 9

SAYFA 8 • SOSYAL HİZMET MAGAZİN • GÜNCEL • MART 2021





           YOKSULLUĞUN
           GÜNCELLİĞİ VE

           SOSYAL DEVLET










         DR. AZİZ ŞEKER



     Yoksulluk, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde en eski
     geleneksel sosyal sorunlardan biri olarak kabul
     edilmektedir. Yoksulluk başlı başına bir sonuç olmakla
     beraber ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik boyutlarıyla
     toplumda büyük sorunların kaynağı niteliğindedir.
     Toplumsal eşitsizlikler, sosyal adalet sorunları, yaşlı
     yoksulluğu, cinsiyet eşitsizliği, gelir dağılımı bölüşümü gibi
     konularda yaşanan sıkıntılar ve küreselleşme sürecinde
     artan bir şekilde sosyal devletin işlevsiz kılınması,
     yoksulluğu yaygınlaştıran ve derinleştiren nedenler        tarıma ya da hayvancılıkla geçinmeye zorlarken, diğer bir
     arasında yer alırlar.                                      bölge insanına endüstri bitkilerini sunabilir, diğer bir bölgede
     Yoksulluk doğası gereği tüm toplumsal kesimleri etkilerken,  ise sanayileşmenin zeminini oluşturabilir. Sonuçta bölgesel
     bundan en büyük payı gelir güvencesi olmayanlar, istihdam  farklılıklar, gelirin elde edilmesine ve kullanım biçimlerine
     koşullarından yararlanamayanlar, dezavantajlı nüfus        kadar yansımaktadır. Peki! Bu, insanlık kadar eski sosyal
     grupları, kadınlar, yaşlılar ve çocuklar almaktadır. Özellikle  sorun karşısında ne yapılmalı? Kalkınma plancılığının doğru
     son yıllarda, çoğalan korunmasız gurupların ülkeler arası  işletilmesi ile bölgesel eşitsizliklerin üstesinden sosyal
     hareketliliği de yoksulluk olgusuna eklemlenerek küresel bir  araçlarla gelinebilmektedir. Yine sosyal politikalarla da önemli
     sorun haline gelmiştir.                                    mesafeler alınabilmektedir.
     Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi yoksulluk            Yoksulluk ele alındığında, tarihsel dönemler kendi içinde
     manzaraları ile karşılaşılmaktadır. Ancak azgelişmiş ülkeler  değerlendirilmelidirler. Her tarihsel sürecin toplumsal
     ve gelişmekte olan ülkelerde bu sosyal sorun geniş ölçekte  yaşanmışlığı, özgün sosyolojik okumalar yapılmasını
     yaşanmaktadır. Hatta bazı bölgelerde, adından çok söz      gerektirir. Sonuçta Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti
     ettiren yoksulluk kültürüne evrilerek yaşandığı bilinmektedir.  kurulduğundan itibaren sosyal bir devlet niteliğine sahip
     Elbette, gelir dağılımı istatistiklerine, yoksullara sürekli  olarak kimlik kazanmıştır. “Kimsesizlerin Kimsesi” olma
     sunulan sosyal yardım ödemelerine bakıldığında,            düşüncesi, yoksullukla mücadelede sosyal ve ekonomik
     Türkiye’de de yoksul bir kesimin olduğu inkâr edilemez bir  planlama içerisinde ele alınmış, uygulamada ve sosyal hizmet
     gerçektir. Ortalama bir istatistikten ziyade gelir dağılımının  modellerinde iyileştirmeler yapılmıştır. Kuşkusuz Osmanlı
     yansıdığı nüfus dilimlerini beşe böldüğümüzde, alttaki     Devleti de sosyal sorunlarla mücadelede kendine özgü
     dilimlerin yoksullukla ilişkili birçok sorunla yüzleşmek   yöntemler üzerinden birtakım pratikleri yerine getirmiştir.
     durumunda kaldığını söylemek mümkündür. Mutlak ve          Hastalar, yoksullar, kimsesizler önemsenmiştir. Daha çok
     göreli açılardan yoksulluğu hissedenler, bu dilimlerde     vakıflar aracılığıyla sosyal hizmetler sunulmuştur. Sonuçta
     yoğunlaşmaktadırlar. Öte yandan Dünyada da Türkiye’de      Anadolu insanı açısından devamlılığın olduğu bir coğrafyada
     de yoksulluğa etki edecek türde bölgesel eşitsizliklerin   nasıl yoksulluk var olmuşsa, mücadele yöntemleri de var
     yaşandığı görülmektedir. Literatüre dayalı olarak          olmuştur.
     bakıldığında da, coğrafi anlamda yetersizlikler bir bölgeyi



                        W W W . S A B E V . O R G . T R / S O S Y A L - H İ Z M E T - M A G A Z İ N   •   S H M A @ S A B E V . O R G . T R
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14